"bir şeyi kaybetmek yerine hiç bulmamak mı gerekir sizce?"
Bu cümleyi okur okumaz aklıma bir mısra düşüyor ister istemez. "Seni bulmaktan önce aramak isterim. " diyor Özdemir Asaf. Galiba bu işler de böyle biraz. O şeyi bulana ya da o olayı yaşayana, o işi yapana kadar geçen süreç aslında bizi olgunlaştırır. Ya da çok daha doğrusu o aşamalardır aslında saniyelik yaşamlarımızı ilmek ilmek işleyen ve iş bittiğinde takas usulü gibi verip, o şeyi elde ettiğimiz.
Yine bilimsel yaklaşımsız yapamayacağım ki sonuçta her ne kadar hayal kursak da reelde elde ne olduğu önemlidir değil mi? (Aslına bakılırsa bu bakış açım biraz da bilimkadını olma fikrimden süregeliyor :) ) Bir söz vardı: "Evren atlama yapmaz!" Bana sorarsanız ki sordunuz, hayat da böyle...Bir şeye kavuşmayı arzuladığınızda ona direk sahip olamazsınız. Bir süreç bir evre mutlaka olur arada. ve bu evredir zaten yaşam hikayemiz. Çok para kazanmak istersiniz ve bunun için çalışırsınız, iyi bir aile kurmak istersiniz ve evlenirsiniz. Ama bunlardan önce çalışmak için meslek sahibi olursunuz, evlenmeden önce aşık olursunuz. Ve bunlar için de birer ön aşama, onlar için de, onlar iç.... Düşünsenize başka türlü: evlenmek geçti zihninizden ve pat evlisiniz... nerede bunun aşkı,süreci...
Her şeyi bu kadar çabuk halletmiş olsaydık sanırım erken yaşlanırdık. Her ne kadar tensel olmasa da tinsel bir yaşlılık. Soran okurumun bu soruyu daha çok aşk konularında sormuş olabileceğini de hesaba katmam gerekiyor sanırım. :) Öyleyse cevabım bu konuda "sevmeyi sevmek" olurdu kesinlikle. İşin duygusal yanı da orada sanırım. Mecnun bile uğruna ölümü göze aldığı Leyla'sını bulduğunda geri dönmemiş miydi? Ya da divan edebiyatındaki onca aşık, sırf bile bile aşk acısı çekmiyorlar mıydı? Bu yüzden rüyalarında gördükleri sim-i ten ahulara aşık olmuyorlar mıydı?
Sevgili okurum, bir şeyi kaybetme korkusu yüzünden hayatının en güzel ders sahnelerinden kendini mahrum etme. Bırak kendini akışına her şeyin. Amaçsız bir saman çöpü bir akıntıda yolunu bulamaz, sana amaçsız olmanı söylemiyor bilakis bir amaç doğrultusunda hareket etmenden bahsediyorum. Bırak sen o hedefe sen ulaştığında hedef aşağı kayarsa kaysın, bırak sen dileğini diledikten sonra o yıldız kayarsa kaysın, bırak sen o rüyayı gördükten sonra alarm çalarsa çalsın. Sen tatmışsındır ki artık. Eğer gitme zamanı gelmişse, dokunma hiç. Sadece teşekkür et, seni yeni bir sürece kaydettiği için. :) Son olarak, güneşin her gün batacağını bilirsin ama yine de onun doğuşu her sabah, gözünde kıymetini yitirmez. Hatta ve hatta onun batışını bile izlerken bi bakıverirsin ki yanındakilerle en kıymetli anın oluvermiş. :)
Harflerim üzerine yağan yıldızlar, sözcüklerim üzerinde raks eden bulutlar, cümlelerim kulağında canlanan beste, yazım gönlünde bir dost olsun... sağlıcakla kal... :)
Sevgili Okurum Anonim *!* a ithafen ... Efsûnkâr

Efsunkar 4ever!
YanıtlaSil