Altın kalem kağıda döklünce, kağıt kalemden daha değerlenir.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

VARSIN OLMASIN


Gözlüğümün üzerine bir damla düştü
Yağmur mu yağıyor?
Bir yaprak dans ederek yere düştü
Ama hâlâ dalı kanıyor…

Bir rüya bahşedildi sanki
Sapsarı bir rüya
Konuşmak oysaki
Bomboş bir cefa

Düşünmek bazen şu bankta
Vapur sesleri, rüzgâr uğultusuyla
Zaman geçmekte saat tıkırtısında
Sandıktaki birkaç resmin anısıyla…

Sapsarı sokaklar var dışarıda
Yalnızlıktan korkula yaşamlar
Ne ölümler var şu dünyada
Ama her şeye rağmen yaşamaya değer bu akşamlar…

Bir odanın kapısı açılıyor
Belki yıllar sonra bir sonbaharda
Karanfil mi kokuyor?
Geçmişten kalmış çiçekli rüyalarda…

Bir ses karışıyor merdiven gıcırtısında
Gök gürlemesi mi, yağmur sesi mi yoksa bir kapı mı çalıyor?
Rüzgâr giriyor kırık camlardan salına salına
Bu rüzgâr umudumdan yine bir şeyler çalıyor…

Yalnızlık yüzüğü taşıyorum yaşlı parmağımda
Ölümün çığlıklarını duyuyorum duvarlarda
Ve yaşamın buruk mutluluğunun tadını dimağımda
Kim aramış, kim sormuş bir önemi yok artık orada…

Günün doğmasına gerek mi var
Bu fani dünya yandıkça
Varsın düşsün saçlarıma kar
Dostlar yüreğime isimlerini kazıdıkça

Parlamasın varsın yıldızlar
Gördüğüm gözler parlasın bana yeter
Beni hasta sansınlar
Onlar beni görmez ve bilmezler

Ruhum süzülüyor bu sokaklarda
Beden bir suretmiş canın yanında
Canan her ne kadar sussa da
Kâh orada, kâh burada…

Sürünmekten bıkmadı mı laleler?
Kalbimi süslerken yakmaktan bıkmadı mı?
Lalenin ruhu lalezardadır
Akıl kemalde olmayınca hebadır…

Ne kadar cesursa çıksın şuraya
Umudumu kırarcasına
Bağırsın, haykırsın, konuşsun ama susmasın
Bir ölüm günü hasta yatağımda…

                    ...... Efsûnkâr.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder