Yaşamak istiyorum, geleceği görmeden
Yaşalanmak istiyorum, daha seni kaybetmeden
Ölmek istiyorum, henüz sen ölmeden...
Yaşam denizinde birer gemiyiz
Yüzümüze çarpan dalgalar eskitti bizi
Esen rüzgarlar avuttu yüreğimizi
Doğan güneş ısıttı içimizi
Çok limana demir attık oysa
Şu bitmez, uzun yoluluğumuzda
Yaşananlar ne kadar hoşsa da
Demir almak da zormuş her limanda
Denizin ortasındayız
Ses yok, kara yok, hedef yok
Bir anlık durulduk şu dünyada
Yağmurlar boşandı gözlerden o anda
Büyük rüzgarlar çıktı sözcüklerden
Çok yaş aktı puslu gözlerden
Bir Güneş doğamadı şu denizden
Ufuk, akşam kızıllığına büründü yeniden
Yağmurdan sonra doğar gökkuşağı
Acıdan sonra yeşerir toprak
Eğildikten sonra açar güller
Fırtınadan sonra başlar aşklar
İşte şimdi denizin sarhoşluğuyla
Mehtabın tatlı aşkıyla
Suyun sessiz hıçkırıklarıyla
Son limana varma vaktidir
Belki Güneş'in maviliklerde yıkanışını
Ay'ın siyah atlastaki, inci gibi parıldayışını
Bulutların tatlı didişmelerini
Beyaz gelinlikli mavileri, bir daha göremeyeceğim
Hiç birini özlemem inan
Seni özleyeceğim kadar
Söz, Güneş'in doğmasını bile istemem gecelerde
Sen ruhuma doğamzsan eğer,
Yaşam denizinden ayrılmaya da rağzıyım
Sen de o adaya benimle gelirsen eğer,
Seni sonsuza dek sevmeye de rağzıyım
Sen o denizde bensiz boğulmazsan eğer...
Şimdi vakit seher
Ölüm meleği, beni bekler
Ellerimde tuttuğum bu çiçekler
Benden sonra yine beni süsler
Ama bu kırmızı güller
Seni bana hep hatırlatmak için güzeller
Nerede olursa olsun, birdir âşık gönüller...
Bana hep senin adını zikreder
Bu derin uykumdan kalkamazsam eğer...
.......Efsûnkâr.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder