Altın kalem kağıda döklünce, kağıt kalemden daha değerlenir.

2 Ağustos 2012 Perşembe

TEŞEKKÜRLER


     Uzun bir süredir yazmadığımı fark ettim de “nasıl dayanabilmişim?” diye sorar buldum kendimi. En son yazdığım yazıya bakınca anladım aslında dayanamadığımı, yalnızca sanal ortama geçirmeye üşendiğimi. Yazmak böyle bir şey işte… Ortam ya da malzeme aramaz aslında. İçten geldiği an da durdurulamaz. Ertelenemez de, denemeye kalktığınızda da sözcüklerin sihrini yitirdiğini idrak edersiniz. Eğer içinizden gelmişse o an ne yapıyor olursanız olun eliniz zaten bir kalemi, kağıdı bulmuştur çoktan. Fark etmeden bir bakarsınız yazının sonundasınız. Tıpkı uyumuşsunuz da bittiğinde uyanmışsınız gibi. O hayal aleminden, rüyalardan çıkmış olarak… Ya da tam tersi, gerçeklerden kopup sahte hayata dönmüş gibi…
     Bir süredir içimdeki üçlü arasında gidip geliyorum. Tercih yapmak neden hep zordur ki benim için? Birisi, hayatımın henüz erken dönemlerinden beri istediğim ve tam da bu hedef doğrultusunda çalışıp çabaladığım bir meslek. İkincisi, yapmaktan vazgeçemeyeceğim, birinci hedef için bile çalışırken kalemin kendiliğinden bir şeyler karaladığı bir aşk; resim yapmak benim için. Üçüncüsü ise tamamen bir bağımlılık, tutku, hayatın anlamı; yazmak… Birisine yoğunlaşırsam diğerlerine yeterli özveriyi gösteremeyeceğimden endişedeyim. Gel gelelim biri olmadan da üçgen kapanmıyor nihayetinde. Sanırım uzun bir süre daha bu üçgeni merkezden yöneteceğim. :)) Çok da şikayetçi değilim aslında halimden. Böyle bir yazı sayfada ilk zannediyorum. Bu seferlik de böyle olsun…   
      Geçenlerde çocukken tuttuğum yazı ve şiir defterimi buldum. Durup geçmişe baktığımda beni yazmaya teşvik eden o kadar çok kişi varmış ki aslında. Bunlardan biri sevgili ilkokul öğretmenim Sevilay Sarıcı. Yazdığım her şiiri sıcağı sıcağına koştura koştura gösterdiğim biricik öğretmenim. Usanmadan sıkılmadan okuyan, her seferinde takdir edip yenileri için teşvik eden öğretmenim. Bir diğeri ise sevgili babacığım. Yine yazdığım her şiiri, yazıyı okuduğum ilk kişi. Konusu ne olursa olsun, ne kadar komik olursa olsun ilk destekçimdir babacığım. Her seferinde biraz daha özgüvenle yazmamı sağlayan insan… şimdiye bakacak olursak saymakla bitirebileceğimi zannetmiyorum isimleri. Biricik edebiyat hocalarımın tekini dahi anlatacak kadar kelimem yok zannederim. Bu nedenle yalnızca teşekkür edebileceğim. Değerli Eyüp hocam; divan edebiyatını bana sevdirdiği için, bana gazel yazacak güveni sağladığı için, eksiğimle kusurumla yazılarımı okuduğu için ve daha bir çok şey için, bu uğurdaki ilk rehberim. Değerli Seyfettin hocam, bana yazılarımda destek olduğu ve beni yazmaya bir kez daha cesaretlendirdiği için çok şey borçlu olduğum sevgili hocam… Sevgili Fatma hocam, ve okulumun edebiyat zümresi ve diğer adını sayamadığım birçok öğretmenim… Hepsine sonsuz teşekkür ve minnet borçluyum bu konuda…
        Arkadaşlarım… Onları söylemiyorum bile. Çünkü kendileri benim için ne kadar değerli olduklarını çok daha iyi biliyorlar. İsimlerini veremeyeceğim çünkü o kadar çok var ki birini dahi atlarsam çok üzülürüm. Bahsettiğim dostlarım zaten kendilerini biliyorlardır. Fakat özellikle adını anmadan geçemeyeceğim biri var…Teneffüs aralarında gürültü patırtı içinde dahi beni dinleyen, bloğuma büyük bir sabırla yeni bir şeyler var mı diye bakan, beni komik yarışlara sokarak eğlenen :))  biricik arkadaşım Şüheda… Hepsine ve herkese her zaman benim yanımda oldukları ve doğru yanlış, abuk sabuk yazdıklarımı büyük bir sabırla okudukları için çok ama çoook teşekkür ediyorum. İyi ki varlar ve onları tanıdığım için dünyanın en şanslılarından biriyim…
          Bu yazının kesinlikle yanlış anlaşılmasını istemiyorum. Böbürlenerek yazılmış bir teşekkür yazısı değil bu. Ben de henüz mükemmel şeyler yazdığımı söylemiyorum fakat bu güne kadar elimde ne varsa yalnızca benim olmadığını göstermek istedim. Okulda sırada beklerken “ ben de bu kürsüye çıkıp ödül alacağım, hem de çift dalda ” dediğim günü hatırlıyorum hep. Evet, bunu başardım… ve bu gün de şunu söylüyorum: “ Teşekkür ettiğim hiç kimse pişman olmayacak ve bu teşekkür yazım gün gelecek gerçek bir kitap sayfasında yer alacak! ”
                                                    
                                                                                              
                                                                                                            …..Efsûnkâr…..